Merhabalar! Kaç gündür Ankara buz kesmişti. Gerçekten çok üşüyorduk. Hatta dün birileri apartman girişine su dökmüş. O da bir güzel donmuş. Ben de akşam kızımı okuldan almak için apartmandan çıkar çıkmaz uçtum resmen. Hava soğuktu, ama yerler kuruydu. Böyle bir şeyle karşılaşacağım aklıma gelmediği için, kötü düştüm. Neyse ki bir yerim kırılmadı. Ama sağ bileğimi incitmişim. Bir süre örgü öremeyeceğim gibi görünüyor.
Akşam oldukça sancım vardı. Kitap okumak istedim, ama kendimi veremedim. Örgü de öremeyince televizyonu karıştırmaya başladım. Bir de baktım ki, karşımda Nadide Hayat... Bu filmi sinemada izlemeyi çok istemiştim, ama gidemedim. Sonra da alıp, izleyemedim bir türlü...
Harika bir konu, harika oyuncular... Demet Akbağ eşini kaybedince birden bire kendisini boşlukta hissediyor. Ama çabuk toparlanıyor. Çocukları, damadı ve bir torunu var. Hayata kaldığı yerden devam etmeye karar veriyor. Evlenmeden önce okuduğu Su Ürünleri Fakültesi'ne geri dönüyor. Tabii yaşından dolayı bayağı zorlanıyor. Ama hayatın her alanında olduğu gibi, iyiler ve kötülerle karşılaşıyor. Asla yılmıyor. Çıktıkları bir eğitim gezisinde çevresindeki insanlara güzelce ders veriyor. Aynı zamanda da, kendi hayatını yola sokmaya çalışıyor. Bu arada kendi yolu da Yetkin Dikinciler ile kesişiyor.
İnsanın kaç yaşında olursa olsun hayata bağlı kalmasını, bedenen yaşamanın yanında ruhumuzu da yaşatmamız gerektiğini, risk almazsak hayatımızda neyin değişeceğini bilemeyeceğimizi anlatan sıcacık bir film. Hem duygusal, hem komik, yer yer de düşündürücü...
Ben televizyonda izleyebildim. Keşke sinemada izleme şansım olsaymış. Gerçekten çok beğendim. Eğer hâlâ izlemediyseniz izlemenizi öneririm.
Share This :
comment 0 yorum
more_vert